Tarım Orman Bakanlığı’nın yaptıkları denetimlerde gördükleri ve tespit ettikleri sahte, tağşiş gıdaları, her gün bir yenisini ekleyerek yayınlamasından sonra insanlar sağlıklı gıdalarla beslenmediğini hemen her yiyecek içecekte sahtecilik ve insan yaşamına zarar verecek gıdaları satın aldığı ve o yediğimiz gıdalarla kendimizi zehirlediğimizi gördük…

       Günlük yaşamımızda tek beklediğimiz ekonomi, sosyal denge, ulaşım, eğitim ve sağlık. Tabi bir de şehir magandalarından sıyrıldığımız can güvenliğimiz. Ötesi sonra geliyor, bunların bütünü, toplumsal yaşamın, devlet otorite ve görevlerinin olmazsa olmazları arasındadır. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar can güvenliği için son zamanlarda ön plana çıkamaya başladı…

       Can güvenliği, sağlıklı yaşam, ulaşım güvenliği önemlidir. Güvenlik sadece ülke sınırı, dış tehditlere karşı değil artık. Soluduğumuz havadan, tükettiğimiz gıdadan, içtiğimiz sudan, günlük yaşamda her türlü tüketimde de güvenlik çok önem arz etmeye başladı.

       İnsanlar ne yiyor ne içiyor, ortalıkta tehdit olan sağlık sorunları, kanserden, beyin ve vücudumuzun çeşitli uzuvlarında meydana çıkan (Kitleler) Tümür’lerden çeşitlenen hastalıklar son yıllarda çoğalmaya başladı. Nereden çıkıyor, hastalıklar?

       Yediğimiz içtiğimiz sahte gıdalar, içerisine karıştırılan insan sağlığına zararlı maddelerin bulunduğu gıdalar. Hepsini hayatımız için bir “güvenlik” sorunu olarak görebiliriz, görmeliyiz. Sadece görmekle yetmez, en başta devlet ve kurumları, vatandaşını, ülkede bulunan tüm insanları, canlıları korumakla görevlidir. Her türlü önlemi önceden öngörerek, almalı, tehlike gelmeden, hazırlıklı olması gerekecek tedbir ve kanunlarla ağırlaştırılmış cezaları bir şekilde kullanmalıdır…

       Bizler genelde, anlık, günlük yaşayan, ileriyi düşünmeyen bir toplum olduk. Hayat pahalılığı gıdaya ulaşmakta “ucuzu” aramakta ve sağlıksız gıdaya ulaşmamızı mı sağlıyor?

       Ucuz gıdaya ulaşmanın acısını da hastalıkların çoğalmasıyla yaşıyoruz. Bu alışkanlığımız maalesef onca yaşanmışlığa ve tabiri caizse hastanelerin, tıklım tıklım dolu olmasından görüyoruz. Ama buna rağmen o yiyecekleri, gıdaları almaya devam ediyoruz…

       “Gıda güvenliği” diye bir kavram var, hatta kavramdan öte bir gerçeklik vardır. Kontrol, denetim, standart, güvenli tüketim.

İşte, bütün mesele bu ve pek çok konuda olduğu gibi, dünyadaki gelişmelerin yıllarca gerisindeyiz. Enflasyon, Asgari ücretin, Emekli maaşlarının çok düşük olması, alım gücünün düşük olması, insanları bu ucuz ve sağlıksız gıdayı almaya mı yönlendiriyor?

       Ülkemizde henüz rayına oturmayan enflasyon çok önemlidir. Özellikle elektronik etiket, hal yasası ve gıda güvenliği konularında, “Hal Yasası” ve Büyük Marketlerde satılan gıdaların günlük fiyat artışları, raflarda tarihleri geçmiş ambalajlı ürünlerin satılmasının devam etmesi, Tarihi geçmiş ambalajlı gıdaların bazı ilaçlarla tarihlerin silinmesi veya ambalaj değiştirilerek satışına devam edildiği görüldü. Yapılan denetimlerin az ve yetersiz oluğu görüldü.

Gaziantep Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, koltuğundan kalkarak zabıta ekipleriyle birlikte marketleri ve rafları kontrol etmeye başladı. Gördüklerini basına açıkladı. Marketlerin raflarında tarihi geçmiş, raf ömürleri dolmuş çok sayıda gıda ambalajlı ürünlere el koyduğu görüldü…

       Peki, halkın oylarıyla seçilmiş diğer başkanları neden koltuklarında kalkarda zabıtayla birlikte bu marketleri denetlemeye katılmazlar. Belediye Başkanları kalkarsa koltukları mı soğuyacak. Önce kendilerine oy veren halkın gıda sağlığını korumak o il veya ilçelerin belediye başkanlarından sorulur. İnşallah Gaziantep Şahinbey İlçesi Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu gibi market kontrollerinde o belediye başkanlarını da görürüz… Vatandaşta sağlıklı ve katkısız, tağşişsiz gıdalara kavuşur…