Bazı anlar, takvim yapraklarının sıradan bir gününü aşar ve siyasi tarihin ruhuna işler. Bu anlar, sadece sayılarla ifade edilemeyen, bir duygu yoğunluğunun zirveye ulaştığı, adeta bir toplumsal güç haline geldiği dönüm noktalarıdır. AK Parti İzmir İl Danışma Meclisi, işte tam da böyle bir anın, siyasi bir organizasyonun çok ötesine geçen bir buluşmanın sahnesi oldu. Benim gördüğüm ise “Birlik, sadakat ve siyasi inancın” gücünü vurguluyordu…
Salonda 6 bin 250 kişinin fiziksel olarak bir salonda toplanmasını değil, aynı duyguda buluşmasını merkeze koyuyor. Bu, modern siyasette nadiren rastlanan, “kitle” tanımını aşan bir olgudur. Zira kitleler genellikle pasif alıcılar olarak görülürken, burada bahsi geçen kalabalık, aktif bir taşıyıcı, bir özne konumundadır. Salona sığmayan bu insan denizi, bir siyasi partinin üye listesinden çok, kökleri derinlere inen bir inancın, sadakatin ve davaya adanmışlığın somut bir tablosuydu…
Gücün Kaynağı: Siyasetten Samimiyete
Bu hareketin gerçek gücü, çoğu zaman yüzeysel tartışmalarla meşgul olan siyasetin dar çerçevesinde aranmamalıdır. Bir siyasi oluşumun kalıcılığı ve etkisi, teknik yeterliliğinin veya seçim stratejisinin ötesinde bir yerde, samimiyette yatar. Samimiyet, siyaset biliminde 'sosyal sermaye' olarak adlandırılan ve bir topluluğun güven, dayanışma ve ortak değerler üzerinden kurduğu bağları ifade eden kavramın ta kendisidir…
İzmir’in dört bir yanından gelen teşkilat mensuplarının gözlerindeki parıltı, kürsüden yükselen sözlere verilen coşkulu tepki, 'siyasetin sadece bir meslek değil, bir adanmışlık olduğu' gerçeğini fısıldıyordu. İl Başkanı Bilal Saygılı’nın “Bu güzel enerjiyi gördükçe enerjimize enerji katılıyor. Allah duruşunuzu bozdurmasın” sözleri, bir Başkan’ın partisinin tabanına hitabından öte, bu ortak ruhun karşılıklı teyidiydi. Alkışlar, sadece onay değil, aynı zamanda 'evet, biz de buradayız, bu yolda kararlıyız' anlamında güçlü bir bağlılık yemini gibiydi…
Teşkilat Ruhu ve Türkiye'nin Gücü
Siyasal bir partinin omurgasını oluşturan teşkilatlar, çoğu zaman görünmez kahramanlardır. Onlar, siyasi iradenin en üstten en alta, en uç noktaya kadar kesintisiz aktarımını sağlayan kılcal damarlardır. AK Parti İl Başkanı Bilal Saygılı. “İzmir teşkilatı güçlüyse, Türkiye güçlüdür” sözleri, sadece lokal bir iddia değil, teşkilat ruhunun ulusal siyaset üzerindeki belirleyici gücünü vurgulayan stratejik bir ilkeli duruştur…
Kararlılık, yüzlerdeki ortak ifadeydi. Bu, sıradan bir toplantı değil, zorluklar karşısında dahi sarsılmayacak bir ideolojik ve duygusal sağlamlığa işaret eder. Bir siyasi hareketin, sadece oy deposu olarak görülen kalabalıklardan, 'inancın taşıyıcısı' konumuna yükselmesi, onun sıradan bir parti olmaktan çıkıp, toplumsal bir sosyo-politik harekete dönüştüğünün kanıtıdır…
Bilal Saygılı’nın İl Başkanı olmasından sonra ki durum, modern siyasetin 'yönetim' ve 'teknik' odaklı yaklaşımlarına karşı, 'anlam' ve 'bağlılık' temelli bir itirazdır. Bir siyasi yapının ayakta kalması ve toplumu dönüştürmesi, sadece politikalarıyla değil, aynı zamanda üyelerine ve destekçilerine sunduğu ortak bir amaç, bir varoluşsal anlam ile mümkündür. O gün İzmir'de yaşanan, altı bin kişinin üzerindeki insanın sadece bir araya gelmesi değil, tek bir yürek olup, bu anlamı güçlü bir şekilde haykırmasını gördüm…
Sonuç olarak, AK Parti İzmir İl Danışma Meclisi, sadece bir parti etkinliği değil, sadakatin, samimiyetin ve adanmışlığın siyasetin en güçlü motoru olduğunu kanıtlayan bir manifesto niteliğindeydi