Gazetecilikte ve habercilikte Yirmi dört saat de neymiş. Saatlerle yarışılıyor. Zaman geliyor saatte bir gündem değişiyor ve yazdığınız haberler veya Köşe yazıları çöpe gitmek zorunda kalıyorsunuz. Yazarlar da, Gazetecilerde gündeme yetişemiyoruz.…
Bir yanda hayat pahalılığı, Okulların açılmasıyla öğrenci ihtiyaçlarını pahalı alma derdi aileleri zorlarken, Bakanlık açıklamalarında enflasyonun düştüğü söylense de iğneden ipliğe hiçbir şeyde indirim yoktur. Enflasyon düştü denilmesine rağmen, Tam tersine her gün fiyatlardaki artışlar vatandaşın belini büküyor…
Okulların açılacağı 8 Eylül günü için okullara öğrenci kayıtlarını yaptırmaya gidenlerden öncelikle Okul Müdürleri okullara kırtasiyeden tutun her türlü sizlerden yüksek bağışlar istiyorlar. Bu konuda bizlere de o kadar çok şikâyetler geliyor ki bunu takip etmek için aynı öğrenci kayıt işlemini yaptırmaya gittiğimde bende bu durumu yaşadım ama ben itiraz edip hakkımı savundum.( Burada bu okul ismini ve kişileri kesinlikle açıklamayacağım. Gazetecilik mesleğime etik değildir. Herkeste haklarını savunsun ve istenen bağışı vermesin…
Konumuza dönecek olursak: Bu günlerde her bir dakikada yeni gelişmelerin olduğu siyasal değişimlerin olduğunu görmek çok mümkün… Durduk yere ne Polis, nede Adliye kimselere işlem yapmaz. Menfaati olan susuyor. Menfaatten yararlanmayanlar ise gidip şikâyet ediyor…
Bu durum gelişmiş veya gelişmekte olan ülke statüsünde olmaktan bağımsız bir şekilde ilerliyor. Eskiden ülkeleri, gelişmiş ve gelişmekte olan diye ayırırdık. Artık bu sınıflandırma yoktur.
Yenidünya düzeni içerisinde bu zaman ve paralel olarak değişen siyaset ve siyasetçiler konusunda bu sınıflandırma en azında bu günlerde pek bir işe yaramıyor. Yanlış siyasetçi mensubu olduğu partiyi de batırıyor ve zora sokuyor…
İsterseniz gelişmiş bir ülkeyi inceleyin veya gelişmekte olan bir ülkede bir anda birçok şeyin değişebildiğini görebiliyorsunuz. Durduk yere hiç bir şey olmuyor. Birçok devlet de bu yenidünya düzenine adapte olduğu görülüyor. Siyasetteki Fotoğrafın tamamını görmek için Adaletin, savcıların sorgu ve araştırmalarının sonucunu ve Adaletin kararlarını beklemek gerekir…
Konu iç veya dış siyaset olsun ne fark eder? O çok uzun zamandır gelişmiş olanlar dahi yirmi dört saati verimli kullanmaya çalışıyor. Birden durduk yere düzen değişti yeni sistem dengeler derken herkes kendi konumunu yeniden belirlemeye çalışıyor. Aslında ülke içerisinde yaşanan gelişmeleri de bu çerçevede ele alırsak. Her gelişmeden yeni bir gelişme çıkıyor yeni bir olay meydana geliyor…
Olumsuz etkilenen birileri bir görüş veya bir taraf içerisinde bulunuyor. Önemli olan o olayı kendi lehine çevirebilmektir.
Köşe yazımı yazmaya başladığımdan beri CHP İstanbul İl Kongresi Mahkeme tarafından iptal edilmesi olayları sürerken, Parti içerisindeki kavgaların ve Adalete yapılan ihbarların bitmemesinden dolayı CHP kendi hizmet ve yol haritasını çizemediği gibi Ülkesine ve Belediyelerinin olduğu şehirlere hizmet de götürmediği görülüyor. Siyasette ve CHP içerisinde ihraçlar, kavgaların gölgesinde nereye gidiyor diye partililer ve insanlar sorular soruyorlar…
Evet, işte bu soruların cevabını bulmak için bizlerde sizler gibi merak ediyoruz ama Atalarımız ne demiş: “Adaletin kestiği parmak acımaz” Adaletin vereceği kararları beklemekte yarar var. Türkiye bir hukuk Devleti olduğuna göre Hukukun üstünlüğü hiçbir zaman tartışılmaz. Şunu da unutmayalım ki, bende buna çok inanırım. “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz…