Trump tekrar ABD Başkanı seçildikten sonra Dünyanın polisliğine tekrar başladı. Savaşları ben durdururum dedi. İsrail de esir taslarını sıkıştırıp anlaşma sağlayarak esir takasları başladı. İkinci iş olarak Ukrayna – Rusya Savaşını sona ederim dedi. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ile görüştü Trump; “sana yardım ederim ama 500 milyarlık dolarlık yer altı zenginliğini isterim. Yoksa sana neye yardım edeyim” dedi…

Gerekli anlaşma sağlandı ve Trump vakit kaybetmeden Dışişleri Bakanını Suudi Arabistan’a gönderip gerekli çalışmalar başlatıldı. Rusya da Dış İşleri Bakan Lavrov ve Heyetini Suudi Arabistan’a gönderdi. Heyetler arasında çalışmalar başladı. Gizli tutulan görüşme tarihi geçtiğimiz gün ‘Telefon Konferans’ ile iki lider arasında görüşme sağlandı. Zelenskiy’nin davet edilmediği görüşme sonrası, Trump ilk açıklamasında; Zelenskiy Ülkesinde seçime gitmeli ve seçim yapmalıdır. Şu anda Ukrayna’da ‘Diktatör’ olarak görünüyor.” Diye açıklamada bulundu…

Rusya Devlet Başkanı Putin ile ABD Başkanı Trump arasında beklenen görüşme geçtiğimiz akşam büyük gizlilik içerisinde Telefon konferans sistemi ile gerçekleşti…

Tüm dünya, bu kritik görüşmeye kilitlendi ve ardından yaşanacakları tartışmaya başladı. Trump’ın, hem Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ile görüşerek sorunu tek başına çözeceği izlenimi vermesi, Avrupa Birliği’ni (AB) devre dışı bıraktığı algısını yarattı. Zelenski’nin, “Bizim güvenlik garantimizi yalnızca ABD sağlayabilir” diyerek Avrupa’yı incitme pahasına yaptığı açıklama, geceye damgasını vuran detaylardan biri olmuştu...

Trump’un, açıklamasında bir sonraki görüşmenin yüz yüze gerçekleşeceğini söylemesi ve Putin’in onu Moskova’ya davet etmesi olarak algılandı… Bu görüşme Putin’in hanesine bir zafer olarak yazılabilir mi? Bana göre, evet… Çünkü Rusya, duruşundan ve kararlılığından ödün vermeden bu süreci yönetti. Ukrayna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2022’de arabuluculuk yaptığı İstanbul’daki anlaşmayı imzalamış olsaydı, bugün harita kayıplarını, yıkılan şehirlerini ve ekonomisinde yaşadığı ağır darbeleri görmeyecekti. O gün atmadığı adımların bedelini bugün ağır bir şekilde ödüyor…

Üstelik müzakereyi yasaklayan kararı kendisi alıp, şimdi bu yasağı kaldıramaz duruma gelen Zelenski’nin sürekli “Müzakere yapalım” çağrısı yapması, bu süreci Putin’in hanesine bir başka başarı olarak ekleniyor.

Bu söylediklerimi aslında, Rusya Devlet Duması Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Leonid Slutskiy, “Putin ile Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesi, Batı’nın Rusya’ya yönelik uyguladığı blokajı da kırdı” diyerek, bu sürecin Rusya’nın karlı çıkacağı konuşuluyor…

Bundan Sonra Ne Olur?

Rusya, bugüne kadar Trump’ın çözüm için önerdiği yol haritasını bilmiyordu. Bu nedenle, yorum yapmaktan kaçınarak

temkinli bir tavır sergiliyordu. Ancak askeri planlarını bir kenara bırakmadan, süreci titizlikle analiz etmeye devam ediyor. Zaten ilk günden beri, Trump’ın “Bir günde çözerim” dediği bu sorunun son derece karmaşık olduğunu belirtiyor ve adımlarını buna göre atıyordu.

Özellikle, Ukrayna’nın NATO’ya katılmaması ve tarafsız (nötr) bir ülke statüsüne geçmesi Rusya’nın müzakere masasındaki vazgeçilmez şartları arasında yer alıyor…

Son günlerde gündeme gelen toprak takası söylemlerine ise Rusya’dan çok sert tepki geldi. Bu tür önerilerin dillendirilmesine bile tahammül edemediğini, her platformda açıkça ifade etti.

Bu süreçte, Rusya ekonomik ve askeri kayıplar yaşadı. Ancak Putin’in yıllardır dile getirdiği “Dünya tek kutuplu yönetilemez” söylemi, hem sahada hem de masada görünür hale geldi gibi...