2019 yılının sonlarına doğru başlayan, ancak tüm dünya üzerindeki etkisi 2020 yılının ilk aylarında yayılan Covid-19 da yaşanılan Pandemi üzerinden 5 yıl geçti. Şimdilerde Covid’in yeni versiyonları yaşanıyor diye doktorlar bazı salgın hastalıkları isimlendiriyorlar…
Halk arasında konuşulmaya devam edilen ve çoğu zaman Birçoğumuz tarafından bizlere de sorulan soruyu yazımın başlığındaki soruyu bize soruyorlar. Biz de aynı soruyu kendimize soruyoruz. Gerçekten böyle bir salgın yaşandı mı?
Çünkü dünyamızın bugünkü haline baktığımızda dünyayı kasıp kavuran, milyonlarca insanı yaşamından eden bu korkunç illetin gerçekten yaşanıp yaşanmadığı konusunda şüpheye düşüyoruz.
Yeni Dünya Düzeni için çıkartılan suni bir salgın hastalık ve insanlardan kurtulmak için yayılan hastalık enfeksiyonu muydu?
Evlerimize hapsolduğumuz, her gün televizyon haberlerinde yüzlerce kişinin Covid yüzünden öldüğünü gösteren istatistikleri korku ile izlediğimiz, çocuklarımızın eğitimden mahrum olduğu, sosyal izolasyon yüzünden ruh sağlığı bozulan onlarca yüzlerce insanı gördük. “Ateş düştüğü yeri yakar” atasözü ne kadar doğru olduğunu bir defa daha gösterdi…
Pandemi esnasında hepimizin bildiği birçok şeyler doğrulandı. Örneğin, sistemik eşitsizliğin sosyal yaşamımızın her alanında ne kadar yaygın olduğunu gördük. Ülkemizde de Covid-19 salgınından ölenlerin yüzde 35ini teşkil ettiğine şahit olduk. Prof. Dr. Ve sağlıkçılarımız da hayatlarını kaybetti. Pandemimin ilk aylarında evlerine bile gidemeyen sağlık Teşkilatı karantina evlerde dinlenmelerini gerçekleştirdi. Bazıları yaşamlarını kaybetti. O dönemlerde en yakınlarımızı hastanelerde ziyaret bile edemiyordu.
Biz evlerimize hapsedilmişken, ölmek üzere olan yakınlarımızı hastanelerde ziyaret etmek bir yana cenazelerine katılamıyorduk.
Fakat bu nereye kadar devam edecek. Acılar son bulacak mıydı?…
Avrupa Ülkeleri Türkiye’den sağlık yardımı talebinde bulunuyordu. Türkiye ABD dâhil Avrupa’ya sağlık yardımı yaptı. Pandemiden orantısız etkilenmelerini araştırmak üzere Ulusal Sağlık Hizmetleri ve Kamu Sağlık Kurumu acil bir araştırma başlatmıştı! Sayfalar dolusu raporlar sonuç: kocaman bir hiçti...
Pandemiye hazırlıksız yakalanan başta ABD ve AB ülkelerin sağlık konusunda o dönemde sınıfta kaldı. ABD ve AB ülkelerin talep etmesiyle, Türkiye, Ceset torbası ve sağlık malzemeleri yardımı yaptı. Türkiye başarıyla atlattı…
Pandemi esnasında çok özlediğimiz toplumsal dayanışma örneklerine de şahit olduk. Bizim toplum kuruluşları da diğer toplumlar gibi kolları sıvayarak ihtiyaçlı toplum fertlerine yardıma koştu. Sadece bizim topluma değil diğer toplumlarla birlikte çalışarak binlerce kişiye destek verdiler. 29 Kasım 2020 tarihli “Pandeminin Kahramanları” yazımda bazı toplum fertlerimizin, Sağlık çalışanlarımızın fedakârlıkları
Pandeminin kahramanları olmuşlardır…
Ancak ne acıdır ki Pandeminin gerçekten yaşandığını sorgulamamın bir nedeni de bu toplumsal dayanışmanın Pandeminin sona ermesi ile buharlaşıp uçtuğunu görmek olmuştur. Hâlbuki umudumuz Pandemiden çok şeyler öğrenip dayanışmamızı pekiştirmek ve kalıcılaştırmaktı. Yapamadık. Eskiye ve vicdansızlıklara geriye döndük…
Tıpkı Arap ülkelerinin birindeki Bedevi Hikâyesini bilirsiniz. Bedevinin canı hurma çeker. Hurmanın en üst kısmına çıkar. Hurmaları atıştırdıktan sonra aşağıya inmek üzere davrandığında müthiş bir paniğe kapılır. Başlar duaya. “Allah’ım bana bu ağaçtan inmem için yardım et, bir dana kurban edeceğim. Yavaş yavaş inmeye başlar. Biraz inince “Allah’ım bu ağaçtan inmeme yardım et, bir koyun kurban edeceğim” der. Ağaçtan indik sonra bedevinin vaat ettiği kurban küçüldük sonra küçülerek tavuk olur. Ayağı yere basınca “Bedevi fakir, mafiş kurban” deyip yürür. Kurban yok anlamındaydı…